Gazze Ölüyor...
İsrail’in haritada gösterilen işgal seyrini her gördüğümde herkes gibi küçülen Filistin, büyüyen İsrail görürdüm. Bir gün haritayı tersten okumayı denedim. Kuruluşundan, 6 gün savaşlarına, 6 gün savaşlarından, FKÖ'lü Arafatlı günlere, FKÖ'lü günlerden HAMAS'lı günlere ve günümüze kadar yaşanan değişimi FKÖ, HAMAS, İSLAMİ CİHAD, KASSAM TUGAYLARI... vd. Üzerinden okuduğumda sürekli küçülen bir Filistin ve buna engel olamayan guruplarr olarak düşününce ortaya farklı bir tablo çıktı.
Savaş da yönetilen bir durumdur. Savaşı kendi şartlarında yönetmek de bir stratejidir.
Balfour deklarasyonu (1917) (Lloyd George'un başbakanlığındaki Britanyalı savaş kabinesinde dışişleri bakanı olan Arthur Balfour’un girişimiyle başlatılan ve sonuçta Filistin'de bir Yahudi devletinin -İsrail- kurulmasıyla sonuçlanan girişimdir.) Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasını ilk olarak ortaya koyan bir çalışmanın adıdır. (Ve ne hazindir ki hiç bir protestoda İngiltere anılmaz.)
6 gün savaşları, İsrail’in 6 günde savaşa müdahil olan bütün Arap ülkelerinin askeri üstlerini yerle bir edip ellerini kollarını bağlayarak savaşı kazanmasından dolayı bu isimle anılır.
Filistin davası o gün bugündür birçok direniş ordusu gördü, binlerce, on binlerce hatta yüz binlerce şehit verdi. Gelinen noktada bir tarafta hiçbir şeye karışmayan sözde bir Filistin devleti var ama Gazze Hamasın kalesi olduğundan, seçimlerde Hamasın yönetimi ele almasından dolayı ve daha bazı ek sebeplerden dolayı kaderine terk edilen bir bölge. Acının, ölümün, yıkımın, tükenişin bir o kadar da direnişin ve izzetin beldesi Gazze.
Bugün artık komple boşaltılmak isteniyor. Abd de bunu açık açık söylüyor ve bunun olması için Gazze hem vuruluyor hem de açlık ve sefalete sürükleniyor.
Bunları şunun için anlatıyorum: Kudüs’ün ve dahi Dünya Müslümanlarının yükünü on yıllardır omuzlarında taşıyan Gazzeliler artık tükenme noktasına geldiler. Dünya Müslümanları onlara kurtuluş olamıyor. Müslüman ülke liderlerine yapılan çağrılar karşılık bulmuyor. Kimsenin elinden bir şey gelmiyor. Toplanıp dağılıyoruz. Ebabil bekliyoruz, Kahhar isminin tecellisini istiyoruz “bir sonuç alamıyoruz” Gazzelilerin Kudüs’ün koruyucusu olduğunu hepimiz adına direndiğini falan söylüyoruz ama biz bu sorumluluğa etkin bir ortak katkı sunmuyoruz.
Medine’ye hicreti ve Hudeybiye antlaşmasını hatırlayarak ve hatırlatarak diyorum ki Dünya Müslümanları olarak artık düşelim bu bir avuç Müslümanın sırtından. Gidip başka bir yere yerleştirilme önerilerini/dayatmalarını değerlendirip bir çıkış bulsunlar. Ve giderken bütün dünyaya özellikle de Müslümanlara bizden bu kadar sıra sizde eğer derdiniz Kudüs ise buyurun görev de sorumluluk da sizde desinler.
Hiç bir eylem ruhumuzda biriken acıya merhem değil, hiç bir eylem Gazze’ye ilaç değil. Allah için tehcirin adını hicret koyarak bile olsa bir çıkış olarak gündeme gelsin bunlar. Değilse yeryüzünün/izzetin bütün yükü bir avuç Gazzelinin sırtında kalmaya devam edecek ve bu durum yeryüzünde hiçbir Gazzeli kalmayana dek devam edecek maazallah!
ASGARİ DİN
Son Makaleyi Oku